KÖR DÖVÜŞÜ
AYŞEN IŞIK
Ayşen Işık’ın, Sel Yayıncılıktan çıkan, on beş öykü barındıran Kör Dövüşü adındaki kitabı, ilk öykü kitabıdır.
Kadınların, incinme, öfke ve cinnet gibi kırılma anlarında zihinlerinde beliriverenle farklı olanakları çağıran iradi eylemleri işlenmiş öykülerde.
Metinlerde yaratılan başarılı atmosferlerler, öykü kişilerinin karakteriyle örtüşen canlı diyaloglar, gereksiz sözcüklerden arınmış özenli dil, öyküleri canlı ve sahici kılmış. Ayrıca bazı öykülerde bırakılmış boşluklar okuyanı düşünmeye sevk ederken bazı öyküler de açık uçlarıyla farklı sonlara işaret ediyor.
Gerçekle yüzleşemediği için karısının öldüğünü kimselere bildirmeyen, intihar etmek isteyip başaramayınca bunu bir gün sonraya erteleyen yaşlı adamı saymazsak karar verenler hep kadınlardır. Yeni evine yerleşme sürecinde, hayal kırıklığı evliliğini bitirmeye; ustanın duvara asmaya çalıştığı aynada suretini görerek karar veren, çocuk yaşta evlendirilen; deliliğe giden yolda canına kıymayı tasarlayan ve gerçekleştiren, hizmetçisini kovmak için aradığı bahaneyi bulan, stresli tekstil sektöründe; işçileri yakından gözlemleyen, onlarla empati kuran ve pek çok kararı bir arada verebilen, hayata duyduğu öfkeyle körleşmiş; oğlunu anlamak yerine cezalandırmayı hak sayan, tahammül eşiğini aşarak akrabalarını evinden kovan hep kadınlardır öykülerde.
Karar adındaki öyküde, polisler gider, kalabalık dağılır, beton zemindeki kan izleri temizlenmeye başlanır.
…Kendimden, kontrolümü yitirmekten korkuyorum. Canını yakmak istiyorum annemin. Yanına kalmasın omuzlarımdan itip, “dokunma bana” diye bağırışı. Görsün nasıl oluyormuş suçlamak insanı, sözcüklerle küçültüp ezmek…
…Onca dil doktüm. Kedi mi alıyorsun eve, dedim, tanımadığın, etmediğin birini nasıl sokarsın evine, hiç mi izlemiyorsun haberleri…
Anlatıcı, annesine hıncını ve sitemini sürdürür. …Ablam kanser, kocam evi terk etti haberin yok. Bir gün olsun sordun mu acaba kendine, niye uzağız sana, niye doğru dürüst bir ilişki yok aramızda… Anlatıcının, annesine duyduğu kızgınlıktan, ona yönelttiği eleştirilerden ve öykünün son tümcesinden karanlık bir karara vardığını anlarız. Annesiyle aralarındaki çatışmanın nesnesi Gülistan gibi kendini öldürmeyi kurmaktadır. Öte yandan el iyisi diye nitelenen anneyle ilgili başka çağrışımlar da geliyor akla. Anne, Gülistan’a, beyaz biyeli, mavi elbise dikerek, ona mutluluk vadetmiştir. Ama annenin travmatik bir geçmişe sahip olduğuna dair bilgi de yoktur, öyküde.
Bütün öyküler çok başarılı ve samimi olmakla birlikte, bize dairliğiyle en çok etkilendiğim öykü Hiç Olmadığımız Kadar adındaki öykü oldu.
…İğneler saplandı karnıma. Söylediklerinden ziyade, sesindeki vurgu, yüzündeki hınç dolu ifade ağırıma gitti. Niye şaşıyorsam bu kadar! Ne de olsa, birbirine düşman iki kadının çekişme nesneleriyiz biz. Annem niye beni seçmiş, neden o babaanneme kalmış, hançer gibi koynunda taşıdığı, ne zaman böğrüme saplanacağını kestiremediğim nefretine alışkınım. Yalnızca kendinin haksızlığa uğradığını düşünmesine, sanki bir tek o zarar görmüşçesine saldırganlaşmasına aşinayım. Kendinden koparılanın acısıyla, kucağındakini sevemeyen bir anneyle yaşamak ne demek bilmiyordu ve hiçbir zaman öğrenmek istemeyecekti…
Bence, umutvarlığıyla çok iyi bir yerde duran, kitaptaki ilk öyküye gelince; Süheyla, henüz ölmüş eşinin ilk evliliğinden olan oğlu Cenk’in ziyaretini beklerken tedirgindir.
…Sadece bir gece ağırlayacaktı onu, tek bir gece. Gelişinden duyduğu rahatsızlığı belli etmemeliydi…
Süheyla, evlenir evlenmez kendini başat bir kişilik olan kocasıyla, Cenk’in annesinin, karanlık ve saplantılı çekişmelerinin arasında bulmuştur. Öte yandan, Süheyla, Cenk küçük bir çocukken hırçınlığı yüzünden onunla yalnız kalmaktan hep tedirgin olmuşsa da kocasının geçmişte Cenke’e karşı olan ilgisiz ve tahammülsüz tutumunun da farkındadır.
…Su kaynayana kadar Cenk’in yatağını hazırlamaya karar verdi. Burada kalmayı planladığı gün gibi ortada, bari ben teklif etmiş olayım diye düşündü…
Süheyla, kafasında gelgitler yaşarken, Cenk’le aralarında gelişen sohbet sırasında önce incinir ama sonrasında Cenk’in düşüncelerini öğrendiğinde çok ağır duygusal bir yükten kurtulur.
Kitaba adını veren, Kör Dövüşü adındaki öyküde, biten çileli bir evliliğin ardından iyi bir karar vermiş kadının, çocuklarından aldığı tepkilerle, yakaladığı mutluluğu kaybetme korkusuyla belki de çok kötü bir sona gidebilecek eylemi konu edilmiş.
Ensest, aile içi tecavüz gibi konuların da işlendiği öykülerin yanı sıra ailesine kırgın gençler, kıpır kıpır genç kızların faciaya davetiye çıkaran gizli saklı kaçamakları da gözardı edilmemiş.
Okumayı tavsiye edebileceğim bir kitap; Kör Dövüşü. Her öykü biraz tanıdık, biraz bildik.
İLKAY YILMAZ
COMMENTS